Triaj Nedir? Tarihçesi ve Modern Uygulamaları

Afet sırasında alandaki karışıklığı önlemek için triaj yapmamız gereklidir. Triaj Fransızca’da seçmek, ayıklamak, sınıflandırmak anlamına gelen “trier” fiilinden köken alır. Önceleri kahve tanelerinin kalite ve boyutlarına göre ayrılması için kullanılmıştır. Triaj, acımasız gibi görünen ancak akla dayalı kuralları olan, zor bir sistemdir; tıp alanında ilk kez Napolyon savaşlarında, yetersiz sayıdaki sağlık kaynakları nedeni ile ciddi şekilde yaralanmış askerleri ölüme bırakarak ve daha hafif yaralı olanlara müdahale ederek yeniden savaş alanlarına geri dönmelerini sağlamak için uygulanmıştır. II. Dünya Savaşından sonra triaj, tıbbi girişim sonrası savaş alanına geri dönme olasılığı yüksek olanları belirlemek için kullanılan “süreç” anlamına kavuşmuş; bu gelişme, savaşa geri dönecek askerler için tıbbi kaynakların arttırılmasına neden olmuştur. Öncelik daha kurtarılabilir hastalara verilmiştir. Son olarak, Kore ve Vietnam Savaşlarında bu kavram, yaralı asker ya da bireyler arasında “öncelikli olanların belirlenmesi” olarak kullanılmıştır. 

Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğine göre triaj; çok sayıda hasta ve yaralının bulunduğu durumlarda, bunlardan öncelikli tedavi ve nakil edilmesi gerekenlerin tespiti amacıyla, olay yerinde ve bunların ulaştırıldığı her sağlık kuruluşunda yapılan hızlı seçme ve kodlama işlemidir. Günümüzde acil servislerde kullanılan triaj sistemlerinin amacı hastaları şikâyetleri ve başvuru şekillerine göre hızlı bir ön değerlendirme ile müdahale önceliklerine göre sınıflandırmaktır. Bu sistem gerçekten acil durumda olan hastaların acil serviste daha çabuk değerlendirilebilmesini sağlar.   

Triaj, acil servislere başvuran hastaların aciliyetinin belirlenmesi amacıyla kullanılabildiği gibi; çok fazla kişinin etkilendiği ve afet olarak adlandırılan durumlarda daha etkili bakım vermek amacıyla, etkilenenlerin sınıflandırılması için de kullanılmaktadır. Afet triajındaki yaklaşım acil servistekinden farklıdır. Tıbbi olanaklar kısıtlı olduğu için tedaviden fayda görme olasılığı yüksek olan hastalara öncelik verilir. Amaç daha çok sayıda insan için daha çok şey yapmaktır. Kurtulma şansı düşük hastalara müdahale yapılmaz. Gerçek afet durumlarında, kardiyopulmoner resüsitasyon uygulanmamalıdır.

Az sayıda yaralının olduğu ve tıbbi olanakların kısıtlı olmadığı durumlarda, triaj sırasında CRAMS skorlaması kullanılabilir. Bu skorlamada: dolaşım; solunum; batın; motor foksiyonlar ve konuşma değerlendirilir. Altı ve daha düşük skorlu yaralılar ciddi olarak kabul edilir. 

Fazla sayıda yaralının olduğu durumlarda daha basit ve hızlı bir triaj tekniği olan START (Simple Triaj and Rapid Treatment ) yöntemi daha uygundur. Bu teknikte hastanın solunum, dolaşım ve bilinç durumunun hızlı bir şekilde değerlendirilir. “Basit Triaj ve Hızlı Tedavi” yönteminde önce yürüyebilen tüm yaralılar çağırılır ve olay yerinden uzaklaşmaları sağlanır. Bu hastalar “yeşil” olarak kabul edilir diğer hastalara bakıldıktan sonra tekrar değerlendirilmek üzere ayrı bir alanda bekletilirler. Sonrasında kalan hastaların solunum, dolaşım ve bilinç durumu hızla değerlendirilerek Kırmızı (acil), Sarı (bekleyebilir), Siyah (ölü) olarak üç gruba ayrılırlar. Bu tip durumlarda girişim olarak sadece ciddi dış kanamalara direkt bası ve hava yolunun açılması yapılabilir ve genelde yaralıların hastanelere transferi yapılır. Genellikle hastaneye renk-kodlu triaj etiketleri ile ulaştırılan hastaların hastane çalışanları tarafından yeniden değerlendirilip, yeniden triajları yapılır. Alandaki triyajı yapılan hastalar sık aralarla tekrar değerlendirilmelidir. 

Çok fazla ölü ve yaralının olduğu ve tıbbi imkanların çok kısıtlı veye hiç olmadığı büyük afetlerde SAVE (Secondary Assessment of Victim Endpoint) triaj sistemi uygulanmalıdır. Bu sistem, son derece yetersiz kaynakların bulunduğu ortamda hangi hastanın verilecek olan tedaviden daha çok yarar görebileceğini belirlemek için tasarlanmıştır. START metodu ile birleştirildiği zaman, kesin tedavinin gecikeceği çok sayıda hastanın olduğu her türdeki olayda yararlı bir yöntemdir. Bu metot, özellikle afet alanında hızla tedavinin başlandığı ancak birkaç gün içinde uygun tedavi merkezlerine gönderilemeyecek olan hastaları değerlendiren sağlık ekiplerinin kullanması için planlanmış bir yöntemdir. Bu yöntemde hastalar üç ayrı kategoriye ayrılmaktadır:  1- Ne yaparsan yap ölecek olanlar 2- Tedavi edilse de edilmese de iyileşecek olanlar 3- Yetersiz saha tedavisinden bile fayda görecek olanlar Bu yöntem ile yalnızca tedaviden fayda göreceğine inanılan yaralılara temel bakım ve destek tedavisi verilmelidir. SAVE metodunu kullanarak, hastalar bu üç kategoriye ayrılırlar ve kaynaklar uygun bir şekilde kullanılır. Hastayı hangi gruba koyacağımızın kararı, bugüne kadar mevcut olan hayatta kalma ve morbidite istatistiklerinden çıkartılmaktadır. Örneğin, üç kazazedenin göğüs tüpü ihtiyacı olduğu, ancak yalnızca iki tüpün kaldığı bir durum düşünelim. İkisinin tek taraflı, üçüncü kazazedenin ise bilateral pnömotoraksı var. Böyle bir durumda SAVE triaj yöntemine göre, agresif girişimler bilateral göğüs yaralanması olan yaralıya yapılmamalı, diğer iki hasta kurtarılmalıdır. Triaj sırasında, acil transporttan daha fazla yarar görecek olan hastalar “öncelikli” olarak işaretlenirler ve ilk önce bu hastalar sevk edilirler. Bu hastalar, tıbbi sorunları olup hastanede kolayca tedavi edilebilecek ancak sahada ölüm riski olan yaralılardır. Buna en iyi örnek, intrabdominal kanaması nedeni ile ameliyat olması gereken bir hasta olabilir.

Bunların dışında yaralının çok küçük veya çok yaşlı olması, altta yatan hastalık varlığı, çoklu yaralanma olup olmaması pronozu kötü etkileyeceğinden dolayı triaj sırasında dikkat edilmelidir.

Travma dışı meydana gelen astım krizi, kalp yetmezliği gibi acil hastalıklar çoğu zaman ciddi derecede olmamaları durumunda alanda bile tedavi edilebilirler. Üst solunum yolu enfeksiyonu, alt üriner sistem enfeksiyonu ve gut gibi diğer daha az acil problemler tedavi gerektirmeyebilir; bu hastalar ilk olarak gözlem alanına yönlendirilebilirler. Bu kişiler kaynaklar yeterli olursa daha sonradan tedavi edilebilirler. 

Personel kaynaklarını en yüksek seviyeye çıkarmak için, sağlık ekibine yararlı olabilecek özel becerileri olan kişiler, gözlem alanına yönlendirilmek yerine tedavi alanına yönlendirilmelidirler. Bu kişilerin tedavisi sonrası ekibe katılması verilen hizmeti güçlendirecektir. Önkol kırığı olan bir hekimin kolunun atele alınması buna bir örnektir. Etkin personel sayısının artırılması, verilen yanıtın bütününü de etkileyecektir. Triajda asıl amaç, daha çok kişiye en yüksek düzeyde yarar sağlamaktır.